NEDEN BURADAYIM?

Sağlıklı bir cilde ve parlak saçlara kavuşmanın yollarını öğrenmek, güzellik sırlarımızı paylaşmak, denediğimiz ürünleri ve parfümleri tanıtmak, pratik bakım tarifleri vermek, uygun fiyatlı kozmetik ürünlerine nasıl ulaşabileceğimizi öğrenmek, indirimleri birlikte takip etmek, alış veriş yapalım -olmadı vitrinlere bakalım- diye delirmek, dengeli beslenme önerileri için ben buradayım. Ya siz?..



Bu Blogda Ara

22 Şubat 2011 Salı

Butigo!

Butigo'ya hoşgeldin.

Bildiğin gibi 3 şanslı kişiye bir yıllık tam 12 çift ayakkabı ya da 12 çantasını hediye ediyoruz.

Kazanmak için tek yapman gereken, Butigo'ya en çok arkadaşını getiren ilk 3 kişiden biri olmak.

Büyük ödülü kazanmak ve Butigo erken davetiyelerini almak için aşağıdaki linki kopyalayıp yapıştırarak arkadaşlarınla paylaşabilirsin.

http://www.butigo.com/?refby=83186

21 Şubat 2011 Pazartesi

Aslan (21 Temmuz - 20 Ağustos)

Aslan (21 Temmuz - 20 Ağustos)

Aslan kadını güzel ve kibirli olup tavırları ve bakışlarıyla bir ceylana benzer. Sportif yapılı, genellikle açık renk gözlü özellikle de yeşil gözlüdür. Çok parlak bir gülüşe sahiptir. Göbeği dümdüz, kemikleri incedir. Teni şeftali renginde, hafif lekeli ya da çillidir. Aslan kadının gözleri ve kan dolaşımı biraz sorunludur. Birçok aslan kadını anemi tehlikesini barındırır. Bu yüzden kendilerine dikkat etmek, düzenli uyumak zorundadırlar. Kiloları dengededir. Fazla yağlı ve ağır yiyecekleri sevmezler. Ciltleri çabuk yaşlanır bu yüzden özellikle yüz bakımına önem vermelidirler.

Aslan kadınının stili:

Aslan kadını ayakkabısından gömleğine kadar her şeyiyle ağır olmayı sever, pahalı markalardan giyinmeyi tercih eder. Yün ve saten kıyafetleri beğenirler. Hazır giyim yerine kendilerine özel kıyafet diktirmekten yanadırlar. Aslanlar için aksesuar fetişisti demek yanlış olmaz. Pırlanta, kürk ve altın onların vazgeçemedikleri ve sıkça kullandıkları aksesuarlardır. Parfüm olarak tercihleri ise lavanta, siklamen ve narenciye ağırlıklı parfümlerdir.

Makyaj önerileri:

1-Dudaklarında kahverengi tonlarını kullanmalıdırlar.
2-Far rengi ve fondötende ise tercihlerini kahverenginin sıcak tonları ve altın sarısından yana kullanmalıdırlar.

Yengeç (21 Haziran - 20 Temmuz)

Yengeç (21 Haziran - 20 Temmuz)
Çoğu zaman çocuksu bir havası olan yengeç kadını, güzel olmaktan çok dokunaklı ve etkileyicidir. Ancak onun etkileyiciliğinin sırrı hüzünlü ve melankolik bakışlarındadır. Teni süt rengidir. Kırılgan ve hayalperest bir havası vardır. Sinirli bir yapıdadır fakat gülmeyi de sever. Bünyesi alerjiktir. Sıkıntıdan dolayı çok sık hastalanabilir. Özellikle de açıklayamadığı iç sıkıntısı yengeç kadının yataklara düşecek kadar hastalanmasına neden olabilir.

Yengeç kadınının stili:

Tüllerin, satenlerin, ince kumaşların hoşuna gittiği yengeç kadını kendini bu kumaşların içinde çok şahane bulur. Şapka takmaktan hoşlanır. Ancak şapkaları kasket tarzı pratik olanlardan değildir. Onlar hasır şapkaları ya da film sanatçılarının kullandığı büyük şapkaları tercih ederler. Aksesuar kullanmaktan hoşlansalar da alerjik bünyeleri buna çok müsait değildir. Bu yüzden inci kolyeler ya da ince takılarla yetinirler.

Makyaj önerileri:

1-Göz kapaklarında mavi tonları kullanmak yengeç kadınına yakışır.
2-Dudaklarında ise tercihlerini pembe, somon ve mercan renklerinden yana kullanmalıdırlar.

İkizler (21 Mayıs - 20 Haziran)

İkizler (21 Mayıs - 20 Haziran)

İnce bir vücuda sahip olan ikizler kadını uzun yıllar genç kalmayı başarabilir. Üçgen suratlı ve güzeldir. Parlak gözleri parlak zekâsının belirtisidir. Sözlerinde ve mimiklerinde biraz kaba çıkışlar yaptığı için yanlış anlaşılmaya sebep olur. Kısa saçlıdır ve genellikle kot pantolon giymeyi sever. Psikolojisi değişkendir. Kahkaha atarak gülerken bir anda ağlayabilir. İkizler kadını jinekolojik problemler ve migrenden şikâyetçidir. Şehir dışında yaşamayı sever, doğayla iç içe olmalıdır. Aksi halde çok çabuk depresyona girebilir.

İkizler kadının stili:

İkizlerin kıyafetleri yarı spor yarı abiyedir. Fantastik kumaşlardan yapılan giysilere bayılırlar. Renkler ise hem canlı hem de birbirleriyle uyumlu olmalıdır. Kaşmiri, ince pantolonları ve ipeği severler. Az sayıda olan aksesuarları şıktır. Limon ve portakal çiçeği gibi taze ve serinletici parfümleri tercih ederler. Akşamları ise vanilya ya da akasya kokularını kullanırlar.

Makyaj önerileri:

1-Somon ve bej renginin karışımıyla yapılan makyaj ikizlere çok yakışır.
2-Pembe ve gülkurusu tonları dudak makyajında idealdir.

Boğa (21 Nisan - 20 Mayıs)

Boğa (21 Nisan - 20 Mayıs)

Venüs'ün etkisinde olan Boğa burcu kadınları oldukça güzel ve kadınsıdır. Güzelliği ve işvesiyle dikkat çekmeyi sever. Cildi pembemsidir, yüz hatlarında neşeli tavırlarının etkileri ve parıltısı vardır. Başkalarının hoşuna gitmeyi sevdiği için kendine dikkat eder. Boğa kadını saçlarına hoş bir şekil vermeyi, makyaj yapmayı, güzel kokmayı ve alımlı görünmeyi iyi bilir. Sık sık saçlarının rengini ya da modelini değiştirir, saçlarının rüzgârda dalgalanmasına bayılır. Gözleri parıltılıdır ve bu yüzden erotik bakışlar atarak etrafındakileri cezbeder. Sağlam yapılı fiziği mükemmeldir. Boğa kadınları tiroid bezlerinin düzensizliğinden ve hormonal dengesizliklerden yakınırlar. Dolaşım sisteminden kaynaklanan selülit problemleri vardır. Bu problemi ise dans ederek ve düzenli spor yaparak atlatabilirler.

Boğa kadınının stili:

Bol ve rahat kıyafetleri tercih eden boğalar, deri, süet ve keten gibi doğal materyalleri severler. Parlak olmayan ancak canlı ve sıcak renklerden hoşlanırlar. Boğa kadınları gece davetlerine de bileklerine kadar inen uzun tuvaletler giyerler. Takıları az ama gerçektir. Altın ve gümüşten yanadırlar. Yün şallar, kemerler, eldivenler ve kürkler boğa kadınlarının gardırobunda mutlaka ve mutlaka bulunur. Parfüme gelince... Boğa kadınları için hafif çiçek kokuları idealdir. Özellikle melisa, zencefil, gül, anason, leylak ve manolya bazlı parfümleri severler. Şeftali, kavun, mango gibi tatlı meyve kokuları da boğa kadınlarına çok yakışır.

Makyaj önerileri:

1-Somon, pembe ve bej tonları boğa kadınlarına çok yakışır.
2-Pastel tonları kullanıp kendi yüz güzelliklerini ortaya çıkarmalıdırlar.
3-Dudaklarında ise uçuk pembe ve doğal renkleri tercih etmelidirler.

Koç (21 Mart - 20 Nisan)

Koç (21 Mart - 20 Nisan)

Koç kadınının yüzü biraz uzundur. Elmacık kemikleri çıkık, alnı yüksek, çenesi incedir. Üst dudağı ve burnu arasındaki mesafe fazladır. Koç kadınının bakışları yumuşaktır ve duygularını belli eder. Elleri uzun, güçlü ve güzeldir. Uzun ve kaslı bacaklarıyla hoş bir silueti olan koç kadınının sportif bir görünümü vardır. Saçları genellikle kısadır ve pek gür değildir. Az makyaj yapmayı sever ve gülüşünü ön plana çıkaran bir makyajı tercih eder. Koç kadınları kendilerini dinlemeyi bilmezler, enerji ve dayanıklılık onların en belirgin özelliğidir. Bunların yanı sıra bitkinlik, uyuşukluk ve depresyon koç kadınlarının yaşamında önemli bir yere sahiptir.

Koç kadınının stili:

Dantelsiz modern kıyafetleri tercih ederler. Sadelik, kolaylık ve hız koç kadınının giyim tarzını belirler. Keten ve trikonun sportif uyumunu severler. Ayakkabıları pratik olmalıdır. Çok fazla aksesuar kullanmazlar. Ancak onların vazgeçemedikleri iki aksesuar vardır: Gözlük ve saat. Koç borcunun parfümü doğal ve taze olmalıdır. Lavanta, funda leylak ya da karanfil bazlı parfümler onlar için idealdir.

Makyaj önerileri:

1-Dudaklar için Sicilya kırmızısını tercih etmelidirler. Fuşya ve pembe tonları da yaz aylarında onlara yakışır.
2-Kırmızı, mercan rengi, mor ve eflatun tonlarıyla gözkapaklarına gölgeleme yapmalıdırlar.

Burçlara Göre Makyaj ve Parfümler

Her burcun kendine has bir beden yapısı, tarzı ve karakteristik özelliği vardır. Kimi burçlar klasik, kimileri sportif, kimisi erotik kimisi de çocuksu görünmeyi sever. Her burcun stili farklı olacağı için her burç için ideal kıyafetlerden, parfümlerden, makyaj tonlarından ve kesinlikle uzak durulması gereken detaylardan bahsetmek mümkün. Önemli olan tarzınızın ne olduğunu tam olarak belirleyebilmek. Peki, siz makyaj ve giyim stilinizin nasıl olması gerektiğini biliyor musunuz? Burçlara göre fiziksel özelliğinizi, beden yapınızı, stilinizi, makyaj yaparken kullanmanız gereken renkleri, size yakışan parfümleri öğrenin!

7 Şubat 2011 Pazartesi

‎82 YAŞINDAKİ BETÜL MARDİN'DEN KADINLARA ÖGÜTLER

Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah.

Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.

Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini yenile. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.

Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)

Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.

Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!

Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç düşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.

Olumlu olacaksın.

Bazı şeyleri kabul edeceksin. Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.

Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin!

5 Şubat 2011 Cumartesi

1 YAŞINDAYIZ!

Blogum bir yaşını doldurdu. Planladığım kadar zaman ayıramasam da kendisinin uzun ömürlü olacağına inanıyorum.

Geçen sene şubat tatilimin son günlerinde doğmuştu. Yaz tatilimde biraz beslendi. Bu sene şubat tatilimin son günlerinde tekrar canlanıyor.

Bir yaşımıza özel bir şeyler düşünmem lazım. Sürpriz hediyelerimiz olabilir! ;)

Huzurlu, mutlu, sağlıklı, bakımlı, güzel, aşk kokulu nice senelere...

Ruh Güzelliği 2

Tavsiyeler verecekmişim gibi açmış olduğum ilk başlığın altından -biliyorum- sadece "belki"lerim, "acaba"larım, "keşke"lerim çıktı.

Bu başlıkta, beklenti içine soktuğum konuyla ilgili, biraz olsun öğüt verebilmek (haddime düşmez ama damdan düşen benim gibiler için biraz da olsa dert ortağı olmak niyetiyle) adına ikinci yazıma başladım ama henüz bir adım bile ilerleyebilmiş değilim. Tamamen yardıma muhtaç durumdayım. Şu an ruh güzelliğimize bir bakım önerimiz yok. Yakın zamanda inşallah! Umuyorum...

Ruh Güzelliği

Aşk beni ne hallere soktu. Krem, allık, ruj derken; ruh makyajı dersilerine devam eder haldeyim. Bu aralar biraz ruh güzelliğimizle ilgilenelim. Daha sonra yine boşu kovalarız hep birlikte.

Şiirler, aforizmalar, şarkı sözleri... Kendimi, derdimi, dermanımı kelimelerde arar oldum.


Biri sana ''Git!'' dediğinde,
''Kalmak istiyorum.'' diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde
Gittiğimde anladım...

[Can Yücel]


"Gitti." diye hep suçladım onu. "Kalmak istiyorum." da demedi hiç. Bunun için de suçladım.

Ama asla kendimi "Kal!" demediğim için suçlamadım. Gitmesini hiç istememiştim oysa.

Aslında tek istediğim beni hep kucaklamasıydı. Hep yanımda ol diyip, bu sözünün arkasında durmasıydı. Arada zaman, mesafe, keşkeler, belkiler ve acabaların olduğu bir duvarın yavaş yavaş yükseldiğini görebilmesiydi. Buna rağmen sevdiğimi bilmesiydi.

Her geçen gün sevmek ve bu sevgiye sahip çıkmak zorlaşıyor. İçimde güvensizlikle büyüttüğüm o kadar çok soru(n)m var ki!

Ruhumu hep saf tutabilmek, gülümseyen düşüncelere sahip olabilmeyi isterdim. İndirim zamanlarını bile beklemeden hemen alırdım o ruh kremlerini, parfümlerini...

Kampanya Mesajlari

Sevgililer Günü yaklaşırken reklamlar, kampanyalar aldı başını gidiyor. Elimizde neler var, bakalım:

1. YKM’de ayakkabı ve çantada 1 ALANA 1 BEDAVA! 4-7 Şubat arasında YKM Kart’la geçerli bir fırsattır.

2. YKB Play ile 1-14 Şubat arasında yapılan 3 adet 100 liralık giyim, kozmetik, elektronik alış verişlerine Sevgililer Günü yemeği hediye. Ayrıntılar www.playcard.com.tr

3. MENDO’S iç giyimde 14 Şubat tarihine kadar E. Armani ve C. Klein ürünlerinde %50 indirim.

4. Marks&Spencer’da çekilişle 50 çifte AVRUPA TATİLİ HEDİYE!

Evet, dört kampanya… Sinirle silinmişleri hatırlamıyorum. Daha çok olmalı. Çünkü sadece bugün bile bana çektirdikleri acı dörtle sınırlı kalamayacak kadar ağır geldi yüreğime. Bu dört kampanya benim için dört hayal kırıklığı demek. O’ndan gelmiştir diye heyecanla tuşlarına basamadan elimden düşen telefon… Sonuç; “SEVGİLİLER GÜNÜ” için özel olarak düşünülmüş kampanya mesajları…

Bir sevgilim var diyemiyorum. İşin kötüsü yok da diyemiyorum. Yoksa yok da ben yok demek mi istemiyorum? Kendisi “araf” sözcüğünü pek sever. Sık sık kullanır. Bir o kadar da “sinsi” sözcüğünü… Bu kelimelerle bir insanı yargılamak gerekir mi? Daha doğrusu doğru olur mu? Sevgilim… Aaa! Cümleye istemsizce “sevgilim” diyerek başladım. Durun! Yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. Bunu bir süre yaşamak istiyorum.

4 Şubat 2011 Cuma

Gönül Gözünüze Uygun Makyaj Önerileri

Çevremde bana yakın insanlar artık aynı konu içinde beş yıldır dönüp duruyor ve sonuca varamıyor olmamdan bıktı. Kime neyi nasıl anlatacağımı bilemiyorum. En yakın arkadaşlarım bir şekilde benzer dertlere sahipler. Tek farkı kahramanlarının değişiyor olması. Bende ne kahramanları değişiyor hikâyenin, ne hikâye… Ne bitiyor, ne devam ediyor. Aynı sayfa defalarca yazılıyor, yazılıyor, yazılıyor…

Sonuç?

Yok!

Bütün günümü fal bakarak geçiriyorum. Bakalım şimdi de şarkı tutacağım. Uyumadığım zamanlar günüm şarkı falı tutarak geçiyor. Nasıl bakıyoruz? Aklımızdan bir soru geçiriyoruz ve çalan şarkının sözlerinden anlam çıkarıyoruz.

"Bu ilişkinin sonu nereye varacak?"

Eveeet!.. Şarkımız geliyor:

Tarkan – Acımayacak

Ne demek oluyor şimdi bu şarkı?

Gece çıkmak dans etmek istermiş, kendisi

Gözü yükseklerde ama bir o kadar masum

Ne yaparsın, nereye kadar kaçarsın?

Kız ilik gibi ne dese boynum kıldan ince

Şansım varsa ben ona talibim

Bir gel dese kapının önündeyim

Yalvarmak mı gerekiyor?

Diz çökmek mi gerekiyor?

Sen iste ben bekliyorum

Listeme de ekliyorum

Gel gel gel güzelim

Gel gel acımayacak

Gel gel gel güzelim

Gel hiç acımayacak

Kalk gel gel gel güzelim

Gel gel acımayacak

Gel gel gel güzelim

Söz hiç acımayacak

Kalbin ah kalbin!

Anlaşılan her şarkıyı tuttuğum için bunun da bir anlamı kalmadı.

İçim hırs ve nefretle dolu. Aşk ve nefreti, onu isteyip istemediğimle hırsımı ayırt edemiyorum. Tek bildiğim yüreğimi hala titrettiği. Bu his bende mantığın önüne geçiyor. Kalbimin sesi doğruyu mu söylüyor?

Senler önce Taksim’de karşıdan karşıya geçmek üzere kırmızı ışıkta beklerken yanıma yaklaşan bir çift İş Bankası’nı sordu. Elimle göstererek “Şurada…” dedim. Yüzlerine bile bakmamıştım. Banka karşıdaydı ve sadece parmağımla işaret etmek yeterliydi benim için.

Şu an gerçekler bu kadar açık karşımda duruyor ve ben mi göremiyorum diye defalarca soruyorum kendime.

Yeşil ışık yanmak üzereydi ve ısrarcı bir tavırla “Nerede acaba?” diye sormaya devam ediyorlardı. Sinirle başımı kaldırdım ve “Görmüyor musun?” demek üzereyken görme engelli bir çift olduklarını fark ettim. O kadar kötü hissettim ki kendimi. Tesellim ise bundan daha da berbattı: Neyse beni görmediler!

Bir an aklımdan geçti işte!..

Ümitsiz bir çırpınışla ben sizi götüreyim dedim. Kollarına girip gafımı telafi etme çabasıyla hem yürüyüp hem konuşmaya devam ettim: Ben görüyorum da ne oluyor? Önemli olan gönül gözü…

Dönüp baktığım zaman o halime gülüyorum. Ne kadar daha beklemem lazım bu halime de gülmek için?

Ne gözlerim ne gönül gözüm görüyor. Gerçek orada bir yerde. Onu bulmam lazım. Nasıl?

Hmm...

Bu gece moda, kozmetik ve bakımdan çok daha uzak şeyler var aklımda. Aslında uzun süredir böyle. Ne alış veriş, ne parfümler mutlu etmiyor beni. Şu indirim zamanlarında mağaza mağaza gezen ben evden çıkmıyorum. Hayatımda büyük bir şeyin eksikliği beni mahvediyor. Neden bunu buraya yazıyorum onu da bilmiyorum.

Aslında biliyorum. Malum kişinin okuma ihtimali. Okuduğunu bilecek miyim? Büyük bir ihtimalle hayır, bilmeyeceğim.

Ne bekliyorum?

Kucaklanmayı, anlaşılmayı, güvenmeyi, güvenilmeyi, kurgulardan uzak yaşamayı, sonunu düşünmeden yaşamayı…

Yaşamayı… Mutlu, mutlu ve mutlu…

1 Şubat 2011 Salı

SARIMSAK VE SAĞLIK

Sarımsakla ilgili bilgiler iki sınıfa ayrılabilir. İlki, tıbbi kanıt arayışındaki yüzlerce bilimsel araştırma, ikinciside geleneksel veya tamamen teorik inanışlardır.

Önce tıbbi araştırmaların sonuçlarına bir göz atalım:

Bu deneyler insanlar veya hayvanlar üzerinde yapılmıştır. Etkinliği ve emniyeti her zaman kanıtlanmamıştır. Aşağıda sıralayacağım bazı hastalıklar çok ciddi olabilir ve öncelikle bir doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Yüksek kolesterol: Bir çok araştırma, 4-12 hafta süre ile total ve kötü kolesterolde hafif düşmeler göstermiştir. Daha uzun dönemde faydaları pek bilinmemektedir. İyi kolesterol üzerinde etkisi görülmemiştir. %1.3 sarımsak tozu içeren hazır tabletler kullanılmıştır.

Damar hastalarında kalp krizinin önlenmesi: Kalp krizinin tekrarlaması üzerindeki faydaları kesin değildir. Ancak kolesterolü düşürerek yararlı olabilir.

Yüksek tansiyon: Bir çok araştırmada tansiyon üzerinde hafif etkisi görülmüştür.

Damar sertliği: Sarımsak kullanan kişilerin damarlarında kolesterol plaklarının oluşumun daha az olduğu bulunmuştur ancak etki mekanizması bilinmemektedir.

Kan sulandırıcı etkisi: Sarımsağın pıhtılaşmayı sağlayan trombositler üzerindeki etkisi gösterilmiştir. Ancak dozu, emniyeti ve etki süresi iyi bilinmemektedir. Bazen ciddi kanamalar da görülebildiğinden, bu amaçla ve özellikle diğer kan sulandırıcı ilaçlarla ile birlikte alımına dikkat edilmelidir.

Kansere karşı: İnsan ve hayvan deneylerinde, düzenli olarak doğal sarımsak kullanımının, mide, kalınbağırsak ve birkaç başka kanser riskini azalttığı bulunmuştur.

Cilt mantarları, üst solunum yolu enfeksiyonları ve hatta kene ısırığına karşı da olumlu etkileri bilinmektedir.

Geleneksel veya teorik olarak faydaları:

Halk arasında sarımsağın, antioksidan, afrodizyak, sindirim sorunları, allerjiler, baş ve kulak ağrıları, enfeksiyonlar, düşükler, ve hatta AİDS, karaciğer ve mesane kanserlerine iyi geldiğine inanılmaktadır. Ancak burada saydığım hastalıkların hiçbiri ile ilgili tıbbi araştırma veya sonuç mevcut değildir. Kesinlikle önce bir uzmana başvurulmalıdır.

Dr. Metin OKUCU

NEDEN İHTİYACIMIZDAN FAZLASINI YERİZ?

“Kilonuzu Ayarlamak” başlıklı yazımda ideal kilo ve fazla kiloların tarifi ve hesaplanmasından söz etmiştim. Ama asıl sorun buradan sonra başlıyor. Diyelim ideal kilonuzu buldunuz ve bu kiloya inmek veya hep aynı durumda kalmak istiyorsunuz ama çok azımız bunu gerçekten becerebiliyor. Ancak bir başka nokta daha var, fazla yememize sebep olan dış faktörler. Bunlar da en az iştahımız kadar rol oynuyor. Gıdaların sunuluş şekli, porsiyonlar, paket boyları, tabak boyları hep istediğimizden fazla yememize sebep oluyor. Eğer sadece acıktığımız zaman yesek ve doyduğumuzda durabilsek obesite sorunu kalmazdı. Uzmanlar bu tür fazla yemeyi tetikleyen faktörlerin farkında olmanızı öneriyor. Diyet yapmamızı sabote eden bu dış faktörleri bilirsek onlara karşı koymamız mümkün olacaktır. En basitinden eve abur cubur gıdalar almamak, iş yerinde şeker çukulata bulundurmamak, buzdolabında ve evde meyve ve sebzeleri göz önünde tutmak, ve bilinçli ve yavaş yemek işe yarayacaktır.

Fazla kalori ve fazla kilo almamıza sebep olabilecek 8 çevresel faktör sayabiliriz.

1. Görüntü, ses ve kokular: Kızartılan sucuk kokusu, ızgaranın veya patlamış mısır makinasının sesi veya sınırsız gıda reklamları hep aşırı yemeğe neden olabilir.

2. Farkında olmadan yemek: Televizyon, sinema, bilgisayar veya kitap okumak gibi herhangi bir şey ile meşgul iken ağıza devamlı bir şeyler götürmektir. Yemek dışında başka şeylerle uğraşmak, yediğinize dikkat etmeyeceğinizden fazla yemeğe yol açar. Sadece yemeğe konsantre olursanız, daha iyi tat ve keyif alır ve daha çabuk doyarsınız. Yemek duyularınıza dokunmalıdır, sadece ağızı ve mideyi doldurmak yetmemelidir.

3. Heryerde yenilecek bir şeyler bulunması: Metroda, benzin istasyonlarında ve hatta arabanız ile geçerken bile alabileceğiniz her yerde yenilecek bir şeyler bulmak mümkün. Yemek gözümüzün önünde ise daha çok yiyoruz, otomatlardan, çekmecedeki şeker ve çukulatadan uzak durun.

4. Fast-food restoranlar: Ucuz,hızlı ve kolay erişilebilir bu tür yerler daha çok yemeği teşvik ediyorlar. Fast-food yemenin bir zararı da şu; bir süre sonra bütün tadlar karışıyor ve yavanlaşıyor. Arada aradığınız tadı bulmak için de daha fazla yemeniz gerekiyor. Bu tür yerlere haftada birden fazla gitmeyin ve tavuk ve salata çeşitlerini tercih edin.

5. Porsiyon boyutları: Restoran veya marketlerde, zamanla porsiyon miktarları da giderek arttırılıyor ve sanki bu da normal porsiyon gibi algılanıyor ve tüketiliyor. İhtiyacınız siz belirleyin, önünüze konulan miktarlar değil.

6. Dev paket boyları, ambalajlar: Büyük boylar indirimli veya fiyat avantajlı gibi sunuluyor. Daha çok satın alıyor ve daha çok yemiş oluyoruz. İlginç bir araştırma sonucuna göre, eğer büyük bir paketten yerseniz , küçük boylara göre %25-50 daha fazla yiyorsunuz! Öncelikle istirahat ederken, televizyon karşısında veya otururken bir şeyler yeme alışkanlığını terk edin. Mesela çayı tercih edin. Paketten yemek yerine, ayrı bir kaba koyarak, ölçerek yiyin.

7. Tabak boyları: Eğer büyük boyları kullanırsanız daha çok koyuyor ve yiyorsunuz. Halbuki küçük boy mutfak eşyası kullanmak hem daha çok göz doyuruyor hem de daha yavaş yemeğe yol açıyor.

8. Yemek çeşitliliği, açık büfeler: Elde olmadan, fazla seçenek hepsinden tatma isteği doğuruyor. Çeşitlilik tabii ki iyidir ancak seçimleriniz sağlıklı gıdalardan olmalıdır. Sebze, meyve, az yağlı süt ürünleri, tahıllar ve kepekli ürünler gibi.

Dr. Metin OKUCU

KİLONUZU AYARLAMAK

Kilo vermek veya ideal kiloda kalabilmek için en önemli adımlar düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenmedir. Bir diyet planı fazla ve az kilolu olmanıza göre yapılır. O zaman gelin önce ideal kilo nedir bir bakalım.

İdeal kilo nasıl hesaplanır?

Kadınlar için:

Boyunuzun ilk 1.5 metresi için 45 kilo, sonraki her 2.5 cm için 2.2 kilo ekleyiniz. Örnek olarak boyunuz 160 cm ise, ideal kilonuz 45+8.8=53.8 kilogram olacaktır.

Erkekler için:

Boyunuzun ilk 1.5 metresi için 48 kilo, sonraki her 2.5 cm için 2.7 kilo ekleyiniz. Örnek olarak boyunuz 180 cm ise, ideal kilonuz 48+32.4=80.4 kilogram olacaktır.
Ufak tepek tipler için hesaplanan ideal kilo %10 azaltılmalı, iri yapılı olanlar için ise %10 eklenmelidir.

Yağ oranı ve vücut kütlesi nedir?

Vücut yağ oranı ve kütlesi az veya aşırı kilolu tanımını yapmak için kullanılır. Bu ölçümler bir beslenme ve diyet uzmanı tarafından yapılmalıdır. Önerilen yağ oranı erkekler ve kadınlar için farklıdır.

Kadınlar için:

Uygun olan vücut yağ oranı %20-21’dir. Yüzde 30’dan fazla yağ oranı olan kadınlar obes kabul edilir.

Erkekler için:

Uygun olan yağ oranı %13-17’dir. Yüzde 25’den fazla olanlar obes kabul edilir.

Vücut kütle indeksi (BMI) vücut yapınızın dolaylı bir tahminidir. Kilo ve boyunuz hesaba katılarak bulunur. Şeker ve yüksek tansiyon gibi hastalıklara yatkınlığı hesaplamakta da kullanılır. Fazla kilolu ve obes tanımlarının farklı olduğunu hatırlatmalıyım. Aynı şey demek değildirler. Uygun olan kilodan fazlası olanlar için kilo ayarlaması ancak düzenli ve devamlı olarak, fiziksel aktivite ve yenilen yemek miktarlarının ayarlanması ile elde edilebilir.

Düşük kiloda olanlar:

Anoreksiya nervoza ve bulumiya olumsuz vücut imajları ile birlikte giden yeme bozukluklarıdır. Anoreksik olanlar yediklerini aşırı derecede kısıtlarlar. Bu durum hızlıca ve tehlikeli olacak boyutlarda kilo kaybına neden olur. Bulumikler ise bir seferde aşırı miktarda yer ve ardından kendi istekleri ile kusarlar. Bu hastalığa genellikle anoreksiya de eşlik eder ancak bulimiklerde aşırı kilo kaybı her zaman görülmediğinden, kendileri doktora başvurmadıkça pek fark edilmeyebilirler. İstemli olarak aşırı kilo vermek tehlikeli şekilde düşük kilolara yol açabilir. Bu kişilerin tedavi ile aldıkları kilolarını muhafaza edebilmeleri için, devamlı yeterli miktarlarda gıda almaları gerekir.

İdeal kiloda kalabilmek:

İstediğiniz kiloda kalabilmek için şu formülü kullanabilirsiniz; günde almanız gereken toplam kalori miktarını hesaplarken:

Hareketsiz veya obes olanlar: İdeal kilonuzu yukarıdaki gibi hesaplayın ve her 450 gram için 10 kalori günde alınmalıdır.

Az hareketli veya 55 yaş üzeri olanlar: İdeal kilonuzun her 450 gram için 13 kalori günde olmalıdır.

Düzenli egzersiz yapanlar: İdeal kilonuzun her 450 gram için 15 kalori günde alınmalıdır.

Düzenli yoğun egzersiz yapanlar: İdeal kilonuzun her 450 gram için 18 kalori günde alınmalıdır.

Hareketlilik ve egzersiz sınıflandırmasını ise şöyle yapmaktayız:

Düzenli ve planlı spor yapmayanlar veya sadece arasıra hafta sonları spor yapanlara az hareketli diyoruz. Haftada bir kaç kez, 30-60 dakika yüzme, hızlı yürüme veya koşmaya orta decede aktivite, bunları haftada 60 dakika ve 4-5 gün yoğun olarak yapmaya ise yoğun aktivite diyoruz.

Dengeli diyet nedir?

Günde bir kereden fazla et yemeyiniz.

Balık veya beyaz etleri kırmızıdan daha çok tüketin çünkü daha az kilo aldırırlar.

Kızartma yapmayın. Kızartmalar yağı emer ve daha çok yağ almanıza neden olur. Yağlarda da çok kalori vardır. Eğer kızartma yaparsanız zeytin yağı veya mısırözü kullanın.

Tuz alımınızı azaltın. Sofrada tuz kullanmayın. Yüksek tansiyonu önlemenin veya kontrol etmenin en basit ve en etkili yöntemi tuz kısıtlamasıdır.

Yeterince lifli gıdalar tüketin. En iyi örnekler, yeşil sebzeler, meyveler, fasulye, fındık, köklü sebzeler ve kepektir.

Haftada 4’den fazla yumurta yemeyin. Yumurta çok iyi bir protein kaynağı olmasına rağmen çok fazlaca kolesterol içerir.

Tatlı, kek veya puding yerine taze meyveleri tercih edin.

Başarılı bir kilo ayarlaması için:

Sağlıklı ve dengeli yemek yiyin. Bunun yanına mutlaka düzenli fiziksel aktiviteyi ekleyin. Hem hareketli sporlar yapın hem de ağırlık çalışın. Diyet ayarlarınızı ve beslenme şeklinizi kesinlikle yavaş yavaş değiştirin. Unutmayın ömür boyu yapacaksınız. Alkolden uzak durun veya az miktarda kullanın.

Dr. Metin OKUCU

HAMİLE KALMADAN ÖNCE DİKKAT EDİLECEKLER

Eğer hamile kalmayı planlıyorsanız bebeğiniz için sağlıklı bir başlangıç yapmak önemlidir ve bu yolda dikkat etmeniz gereken bazı beslenme kuralları vardır. Cıva ve toksoplasma hamile kalmadan önce de bebeğinizi kötü etkileyebilecek, besin kaynaklı risklerdir. Hamile kalmadan önce folik asit almak da iyi bir başlangıçtır ve bebeğinizi bazı doğumsal hastalıklardan koruyacaktır.

Besinlerdeki Cıva

Bazı balıklar yüksek miktarda cıva içerir ve anne karnındaki bebeğin merkezi sinir sistemine zarar verebilir, hem de hamile kalmadan önce!

Cıva nedir?

Kılıç, uskumru, palamut gibi balıklarda bulunan bir metaldir.

Hamile değilim neden sorun çıksın?

Eğer bu tür balıkları düzenli yerseniz, zamanla kanınızda cıva birikir. Vücudunuz kendi kendini temizler ancak bu bir yıl kadar alabilir. Bu arada hamile kalırsanız cıva bebeğin kanına karışabilir.

Anne karnındaki bebeği nasıl etkiler?

Henüz gelişmekte olan beyin ve sinir sistemine zarar verebilir.

Fazla cıva aldığımı nasıl anlarım?

Belirtileri yoktur, anlayamazsınız, eğer şüpheniz varsa doktorunuza danışmalısınız.

Diğer balık türlerini yiyebilir miyim?

Evet, haftada iki kez, çiğ olmamak koşuluyla, düşük miktarda cıva içeren deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Karides, konserve light ton ve somon uygun örneklerdir.

Toksoplasma Nedir?

Çiğ veya az pişirilmiş et, yıkanmamış sebze ve meyveler ve kedi dışkısının bulaşma ihtimali olan su, toz ve topraklarda bulunan bir zararlı parazittir.

Hamile değilim neden endişeleneyim?

Eğer kediniz varsa ve hamile kalmayı planlıyorsanız risk altında olabilirsiniz. Evin dışına çıkan hemen hemen tüm kedilerde toksoplasma bulunur. Kediler bunu ağız yoluyla alır ve dışkılarında çıkarırlar. Kediniz hastalanmayacağı için siz fark edemezsiniz.

Kedi dışkısına bulaşmış herhangi bir şeye temas eder ve elinizi ağzınıza götürürseniz bu paraziti alabilirsiniz. Özellikle bahçe işleri ve kedi kumu temizledikten sonra dikkat etmelisiniz. Bir hafta içinde parazit kanınıza geçebilir ve bu arada hamile kalırsanız bebeğinize de bulaşır. İçtiğiniz sularda da bulunabilir.

Toksoplasma aldığımı nasıl anlarım?

Teşhis etmek zor olabilir. Genellikle belirtileri, bezelerde şişme, ateş, baş ve adale ağrılarıdır. Hastaların sadece %10’unda belirtiler görülür, yani hiçbir şikayetiniz olmadan da hastalığı geçiriyor olabilirsiniz. Şüpheli durumlarda kan testleri ile tanı konur.

Bebeğimi nasıl etkiler?

Bebeklerde, zeka geriliği, işitme kaybı ve körlük yapabilir. Bazılarında bu yıllar sonra ortaya çıkabilir. Erken teşhis ve tedavi bu hasarları azaltmak için şarttır.

Hastalığı geçirdikten ne kadar sonra hamile kalabilirim?

İlaçla tedavi olduktan altı ay sonra hamilelik önerilmektedir.

Nasıl önlenebilir?

Eğer kediniz varsa;

Kedi kumunuzu başkası temizlemeli veya siz yapacaksanız eldivenle yapmalı ve sonrasında ellerinizi çok iyi yıkamalısınız.

Kum hergün değiştirilmelidir.

Bahçe işleri ile uğraşırken eldiven kullanın ve sonrasında ellerinizi çok iyi yıkayın.

Kedinize sadece hazır mama verin ve asla çiğ et yedirmeyin.

Dışarı çıkmasına izin vermeyin, sokak kedisini eve almayın.

Hamile iken asla yeni kedi almayın.

Eğer ev kediniz dışarı çıkarsa kendinize test yaptırın.

FOLİK ASİT

Folik asit eksikliği bebeklerde beyin ve omurilik sorunlarına neden olabilir. Hamile kalmadan bir süre önce ve hamilelik süresince folik asit desteği alınmalıdır. Bunun için hazır vitaminler bulunur, doktorunuza danışın ve kullanmaya başlayın.

Dr. Metin OKUCU
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...